Menu

İşa Upanişad Nedir ve Ne Anlatır?

Upanişadlar Vedaların sonunda yer alan; Vedalar’ın daha iyi anlaşılması için, Vedalar anlatılırken ortaya çıkan soruların ve cevapların yazıldığı bölümlerdir. Dönemin ermişleri tarafından, hep öğretmen ve öğrenci arasındaki konuşmalar olarak yazılmıştır.



Upanişadlar konular farklı olsa da hep aynı şeyden bahseder; sonsuz nedir, öz nedir, öze nasıl ulaşabilirsin, sadeleşmenin ve bırakışın sonunda öz nasıl ortaya çıkar…



Bu yazıda üzerinde duracağımız İşa Upanişad adını İşvara’dan alır ve sonsuz, yaratıcı anlamına gelir. Özü, “ben” kavramını anlatır ve Yaratıcı Kaynak üzerine konuşur. Kısa bir Upanişad olmasına rağmen içinde sonsuzluk, gerçek bilgi, gerçeğe ulaşma gibi konularda çok ayrıntılı bilgiler barındırır.



Şimdi İşa Upanişad üzerinden bu konuları inceleyelim;

“Yeryüzünde hareket eden ne varsa, her şey Tanrı’da saklıdır. Ancak tüm bunları teslim ettikten sonra bir şeyin mutluluğunu yaşayabilirsiniz. Kimsenin zenginliğine göz koymayın!”

“İnsan yüz yıl yaşamak ister, işler yapmak ister, istediği ona verilecektir de; ama ancak şu şekilde: yaptığı iş ona yapışmayacak.”

Der ki var olan her şey aynıdır, her şey tektir. Yaptığın şeylere yapışma, sahip olduklarına yapışma; bunlar seni sonsuza götüremez, saadete götüremez. Çünkü sadece gerçek olan sonsuzdur. Ve sonlu olan bir şey sana sadece geçici mutluluk verebilir. Ancak her şeyin bütün olduğunu, senin de bu bütünün kendisi olduğunu anladığın zaman mutlu olabilirsin. O yüzden sahiplenme, yaptıkların sana yapışmasın, sadece yap, yapabildiğin için yap der. Mutlaka deneyimlemişsindir; insan bir şeyi istemeyi bıraktığında o şey gerçekleşir. Artık ona yapışmayacağında, istediği her ne ise, onunladır.

“Ben’de tüm varlıkları ve tüm varlıklarda Ben’i görenler ondan hiçbir zaman yüz çevirmezler.”

Ve bir kere her şeyin içinde aynı özün olduğunu fark eden, her şeyin aynı parça olduğunu fark eden kişi artık hiç bir zaman yüzünü özden başka bir yere dönmez. Onun için farklılıklar artık ortadan kalkar. Herkesi, her şeyi bir görür. Bilir ki kimse birbirinden farklı değil, farklı olan sadece herkesin kendi tutumu.



Sonsuz Kaynak’ı tasvir eder;

“O hem hareketlidir, hem hareketsiz; hem uzaktır, hem yakın. Her şeyin hem içindedir, hem dışında.”

diyerek bütün olasılıkların onun içinde olduğunu anlatır. Çünkü ancak o zaman sonsuz olur. Bütün olasılıklar, bildiğin her şey o, çünkü o sonsuz der. İnsan için sonsuzu algılamak zordur çünkü deneyimlediği her şey sonludur. Her şey sona erer, bir şey sona ermese bile nihayetinde kendi yaşamı sona erer. Bahsedilen elle tutulur, ifade edilir herhangi bir yapısı olmayan bir şey olduğundan ve insanın bütün deneyimi duyu organları ile gerçekleştiğinden sonsuzu algılayamaz. Bu yüzden de Upanişad der ki; sonsuz hiçbir zaman duyularınla deneyimleyerek ulaşabileceğin bir şey değildir. Çünkü bu deneyimleyebileceğin bir şey değildir. Yani sonsuza duyarak, koklayarak, görerek ulaşamazsın; dışarıdan bir şeyle ulaşamazsın der. Sonsuz olunacak bir şeydir algılanabilecek bir şey değildir. Duyularınla sadece onun ne olmadığını anlayabilirsin, ve ne olmadığını gerçekten anladığında geriye kalan şey sonsuz olandır.



Ve işte bu gerçeğe, gerçek bilgiye nasıl ulaşılacağını anlatır. Bu yolda karşılaşılabilecek tehlikelerden bahseder.

“Gerçek bilgiye eriştiğini sananlar ise daha büyük bir karanlığa girerler.

Neden gerçek bilgiye eriştiğini sananlar ise daha büyük bir karanlığa girerler? Çünkü daha önce de bahsettiğim gibi gerçek ulaşılabilecek bir şey değildir. Sen gerçeğin kendisi olabilirsin ama sen gerçeğe ulaşamazsın. Çünkü ne dedik, duyular hiçbir zaman öze ulaşamaz. Bu yüzden de eğer gerçeğe ulaştığını zannediyorsan demek ki bir karanlığın içine girdin.

“Denir ki, bir şey gerçek bilgiden gelir, başka bir şey bilgi olmayandan. Bize bunu öğreten ariflerden böyle işittik biz.
Aynı anda hem bilgiyi, hem bilgi olmayanı bilenler, bilgi olmayan marifetiyle ölümü yener ve bilgi marifetiyle de ölümsüzlüğe ererler.”

Ancak Samadhi aşamasında ulaşılan gerçeğin bilgisini araç olarak kullanıp daha sonra o bilgiyi de bırakanlar kendi öz varlığına kavuşur. Bu bilgi aracılığıyla eksik olanı görebilir ve tam olursun.



Ve yine uyarır:

“Gerçek neden olmayana tapan herkes kör karanlığa girer ; gerçek nedene vardığını sananlar da, daha büyük bir karanlığa girerler.”

Yani aradığın şey senin kendi öz varlığın ile alakalı değilse, aslında aklın bu dünyadaki işlere takılmıştır. Başta söylediği gibi bu dünyadaki işlerine yapışmışsındır. Yaptığın ibadeti maddi kazançlar elde etmek ya da cennet için yapıyorsan aslında bu çalışmalar aşağıdır; yani yine bu dünya içindir ve seni öz olana götürmez. Ancak ne yapıyorsan kendin için, kendi özüne ulaşmak için yaparsan, gerçeğe varabilirsin.

“Nefesini havaya ve ölümsüz olana ver! Ve şu bedenim küllerde son bulsun. Om! Ey, zihin, hatırla! Ey zihin, hatırla! Yaptıklarını hatırla! “