Bu satırları dünyanın bir ucu diyebileceğim Kuvsgul Gölü’nün kenarında Moğolların geleneksel ger çadırlarının, otlayan yakların ve vahşi at sürülerinin arasında yazmanın çılgınca mutluluğu içindeyim 🙂 Burası hakkında yazacak çok şey var ama en iyisi en baştan UlaanBatur’dan başlamak. Moğolistan hakkımda elimden geldiğince detaylı yazacağım çünkü diğer ülkelere nazaran İnternet’te Moğolistan hakkında bilgi bulmak kolay değil.
UlanBatur’da ilk gun; ilk gordugumuz kisi bizi sabahin korunde tatli gulumsemesi ile karsilayan Nomin’in kardesi Zaya 💕 Daha sonra bulustugumuz, worskhop vereceğimiz stüdyonun yöneticisi Nomin ve guzel ailesi butun gun bize etrafi gezdirdi.
Moğollar inanılmaz misafirperver ve kibar insanlar. Yırtılan çanta fermuarı için terzi bulmadan, yolculuk esnasında yanınıza içecek yiyecek vermeden, sizi neredeyse bineceğiniz uçağın kapısına kadar götürmeden rahat etmeyen dünya tatlısı insanlar. Moğol çocukları ayrı tatlı. 3 yaşına kadar ne kız ne erkek çocukların saçlarını kesmiyorlarmış. 3 yaşında ailenin ve yakınlarının olduğu bir saç kesme töreni ile çocukların saçları tamamen kesiliyormuş ve saçlardan herkese birer tutam veriliyormuş.
UlanBatur başkent. Ülkenin nüfusu 3 milyon ve 1.5 milyonu UlanBatur’da yaşıyor. Trafiği bol, havası kirli, yüksek binaları ve karaoke barları bol bir şehir. Hava şartlarından dolayı Moğolistan’da yaşam zor. Çok sert kış geçiriyorlar. Nüfusun %30’u göçebe ya da yarı göçebe hayat sürüyor ve at kültürü hala hayatın bir parçası; hatta dünyada kişi başına en çok atın olduğu ülke. Her 100 kişiye 66 at düşüyor. Nüfusun büyük çoğunluğu Budist.
UlanBatur’da görülecek çok fazla tarihi yer yok. Ama önerebileceğim bir kaç yer var. Birisi Gandantegchinlen Manastırı. Burada dünyadaki en büyük ayakta duran Budha heykeli var; 24 metre yüksekliğinde. Manastırı desteklemek için girişte bilet alıyorsunuz.
Şehirde yine açık alanda 19 metre yüksekliğinde başka bir Budha heykeli var. Hemen bu Budha heykelinin arkasındaki merdivenlerden yukarıya çıkarsanız bütün şehri ve şehrin içinden geçen nehri görmeniz mümkün ama nehir dışında görebileceğiniz şeyler genelde yüksek binalar. Fakat bizim gibi şanslı gününüzdeyseniz nehrin yanısıra karşınıza çıkan kartallarla da arkadaş olabilirsiniz. 🙂
Çok fazla yarım kalmış inşaat var. Bunun nedenlerinden biri inşaatlara başlayıp sonra finansal sorunlardan dolayı inşaatların yarım kalması diğeri de hava şartları. Kışın soğuktan hiçbir şey yapamadıklarından bütün işleri kısa yaz döneminde tamamlamaları gerekiyor.
Üçüncü yer de Winter Palace of Bogd Khan – Bogd Han’ın Kışlık Sarayı. Girişi ücretli ve eğer içeride fotoğraf çekmek isterseniz 25 Dolar gibi çılgınca bir ücret ödemeniz gerekiyor. Ama yazlık kısmının hemen dışında fotoğrafta gördüğünüz harika bölüm var burada ücretsiz fotoğraf çekebilirsiniz.
Bunların dışında bir de şehrin merkezinde büyük bir Cengiz Han heykelinin olduğu meydan var. Biz gittiğimizde fotoğrafta gördüğünüz hanımlar ve beyler fotoğraf çektiriyordu. 50 yıldan beri bir araya geliyorlarmış.
Moğolistan’da işler biraz yavaş ilerliyor ve Internet üzerinden bilet almak vs çok rahat değil. Biz bir seyahat acentesinden Moron uçak biletlerimizi yaklaşık 45 dakikada alabildik 🙂
Çok ucuz bir ülke değil. Avrupa ülkelerine göre ucuz ancak diğer Asya ülkelerindeki çok ucuz kavramı burada yok. Oteller genel olarak pahalı. Biz 3 kişi geceiliği 50 dolar olan bir otelde kaldık. Merkeze 4 km’di ve çok da harika durumdaydı diyemeyeceğim.
Ne şanslıyız ki UlanBatur’da 2 gün boyunca workshop vererek Moğol yogileri tanıma fırsatımız oldu. Hepsi inanılmaz tatlı insanlardı. Burada 3 gün geçirdikten sonra şimdi Moğolistan’a gelmekteki asıl amacımız olan gölüne gelip burada yaşayan Şamanlarla kalıp onların ritüellerine eşlik etmeye sıra geldi…
[nggallery id=1]