Eğitim
Biraz eğitimden bahsetmek istiyorum. İleri seviye eğitmenlik eğitimi demek sadece ileri seviye yoga asanaları yapmak demek değil. Aynı zamanda, eski yazıtlardan gelen, pratiğini derinlere taşıyacak kadim bilgilere ve ancak hocadan birebir alabileceğin bilgilere ulaşmak ve yine bir hocanın gözetiminde yapman gereken çalışmaları yapman demek. İleri seviye eğitmenlik eğitimi kişiyi mutlaka olduğu noktadan ileriye taşıyacak bir deneyim.
Eğitim zihinsel olarak da fiziksel olarak da zor bir eğitim. Hayatındaki herşeye dair zihninde modifikasyonlar var ve bu modifikasyonlar da yaşamına dair bir sistem oluşturuyor. Bu sistemin dışına çıkmak, konfor alanının dışına çıkmak için, kendi gerçek varlığına dönebilmen için kendini limitlerinin ötesine geçmek için zorlaman lazım. Gerçekte içinde ne olduğunu keşfetmen lazım. Buna imkan vermek için eğitim her anlamda zor.
Fiziksel olarak baktığımızda öncelikle yapılan asana pratiği zorlayıcı. Derse Çetin Çetintaş’ın “Gerçek Surya Namaskar” diye adlandırdığı ve ilk hareketi drop back olan ve bunu koundinyasana, raja kapotasana, scorpion, mayurasana gibi asanaların takip ettiği bir güneşe selamla başlıyorsun. Her gün 3 saat yoğun asana pratiği var. Bunun yanısıra, programın ortasında 3 günlük Yeniden Doğma Orucu tutuyorsun; sadece su içebiliyorsun, konuşmak yasak ve asana pratiğine de devam ediyorsun.
Zihinsel olarak, çok fazla kişisel zamanın yok ki bu bazılarını rahatsız edebiliyor. O kadar kendi istediğimiz şeyleri kendi istediğimiz zamanda yapmaya alışmışız ki çok yoğun bir programı takip etmekten, sürekli bizim adımıza belirlenmiş bir şeyleri yapmaktan dolayı kolaylıkla rahatsız olabiliyoruz.
Aynı zamanda yaşam koşulları da öğrenciyi zorlayabiliyor. Senin için çok sıcak ya da çok soğuk olabilir, kendi evinde sahip olduğun rahatlığı bulamayabilirsin, yemekleri farklı bulabilirsin…Ayrıca sürekli bir grup ile bir aradasın, oda arkadaşın var, yani istediğin zaman kendi alanında, yalnız kalamıyorsun. İstediğin zaman dinlenemiyorsun. Ödevlerin var, grup çalışmaların var…
Daha bir çok farklı konu var. Bütün bunları birleştirdiğinde, seni sürekli zorlayan bir programla karşı karşıya kalıyorsun. Ama eğitim seni sadece zorlamış olmak için zorlamıyor. Tam tersine, seni en gerekli yerlerde zorlayarak her şeyi görmene imkan veriyor; düşüncelerini, hareketlerini, “ben” sandığın herşeyi…
Neden bir aşramda yapılıyor?
Bunun bir çok sebebi var. Öncelikle aşram gündelik yaşamdaki kurallarıyla kişinin maddi dünyayla olan bağlarını kopartarak kişinin kendi içine dönmesini kolaylaştırıyor. Çok sade bir yaşam sunduğundan kişinin konfor alanından çıkmasına olanak veriyor. Bütün bunların sonucunda da kişi hem kendisiyle yüzleşmiş oluyor hem de konsantrasyonunu dağıtacak etmenler olmadığından sadece pratiği üzerine yoğunlaşabiliyor. Ayrıca aşramlar/manastırlar sürekli ruhani pratiklerin yapıldığı yerler olduğundan, enerji olarak ruhani bir pratiğin yapılması/ derinleştirilmesi için en uygun yerler.
Örneğin; bu eğitime gittiğimizde hava oldukça soğuktu ve aşramda herhangi bir ısıtma mevcut değildi. Bu ilk bakışta minik bir detay gibi gözükse de seni zorlayan durumlarla karşılaştığında içinde mevcut olduğunun farkında bile olmadığın taraflarını görmeye başlıyorsun. Bu durum seni yıpratabiliyor, zihnen zayıf düşürebiliyor ya da belki öfkeleniyorsun. İşte bütün bunlar da pratiğin bir parçası; kendini izleyebilmek, içinden çıkanlarla yüzleşmek ve edindiğin bilgileri kullanmayı başararak bu durumun üstesinden gelmek. Soğuk olması önce herkesi zorlasa da, zamanla pratikleri sayesinde hepsi bunun ötesine geçmeyi başardılar.
Eğitim konusuna bir sonraki yazıda devam edeceğim…
[nggallery id=9]