İlk bölüm öğrencinin şu sorusuyla başlar:
“Öğrenci sordu: ‘Zihin kimin dilemesiyle işe koyulur? Kimin emriyle ilk nefes verilir? Kimin dileğiyle bu söz konuşulur? Hangi tanrı gözü veya kulağı idare eder?’
Öğretmen cevapladı: ‘Kulağın kulağı, zihnin zihni, sözün sözü, nefesin nefesi ve gözün gözü. Arifler bu dünyadan ayrılıp “duyularından” özgürleşince ölümsüz olurlar.”
Bu soruyla öğrenci aslında var oluşunu sorgular. Ve bunun üzerine öğretmen, Sonsuz’un niteliklerinden ve onun aslında nasıl insan algısının ötesinde olduğundan bahseder. Ve ancak duyularının senin üzerinde olan kontrolünü yıkıp, onların ötesine geçtiğinde sonsuza ulaşacağını anlatır. Daha önce İşa Upanişad’da da anlatıldığı gibi, sonsuz senin duyularınla anlayabileceğin bir şey değildir. Duyular dünyevi deneyimleri ve objeleri algılamak için vardır. Sonsuz ise bütün bu objelerin özüdür ve ötesidir. Duyularla kaba objeleri algılarsın, ancak daha ince, daha sezgisel olan sonsuzu algılamak için duyular yetersiz kalır. Bu yüzden de sonsuz algılanamaz sadece bilinebilir.
İkinci bölüme geçildiğinde sonsuzu düşünmek, bilmek ve anlamak arasındaki farktan bahseder:
Öğretmen dedi ki: ‘Benim iyi bildiğimi düşünsen de muhakkak ki sen daha fazlasını biliyorsun. Brahman’ın sureti sana göre nedir?’
Öğrenci dedi ki: ‘Ben bunu iyi bildiğimi düşünmüyorum, bilmediğimi de bilmiyorum. Aramızdan bunu bilen, bilir, ama bilmediğini de bilmez.”
‘Brahman, onu düşünmeyen tarafından düşünülür; onu düşünen, onu bilmez. O, onu düşünenlerce anlaşılmaz; onu anlayanlar, onu anlamayanlardır.
Bu her ne kadar karışık bir bölüm olsa da çok önemli bir konuyu anlatır. Öğrenci, burada üzerine konuştukları şeyi bilmediğinden, belki bahsettikleri şeyi biliyor ama farkında olmadığını, belki de hiç bilmediğini söyler. Burada anlatılmak istenen konu, aslında insanın bir şeyi bilmediğini bilmesi için dahi o şey hakkında bir fikre sahip olması gerektiğidir. Şöyle düşünün; Çince bilmiyorum diyebilmeniz için bile aslında Çince diye bir lisan olduğu bilgisine sahip olmanız gerekir. Bilmediğiniz bir şey için bilmiyorum diyemezsiniz çünkü onun ne olduğu hakkında bir fikriniz olmaz. Başka bir örnek verirsek, tanımadığınız birinden bahsedildiğinde o kişi hakkında bir fikriniz olmayabilir. Ama bahsedilen kişinin bir insan olduğunu bilirsiniz. Burada öğrenci için sonsuz o kadar onun algısının ötesindeki aslında onu bilip bilmediğini bile bilemiyor.
Onu düşünen onu neden bilmez, çünkü biraz önce de bahsettiğim gibi sonsuz düşünülerek, anlayarak ulaşılacak bir şey değildir. Onu düşünen onun hakkında düşünebilir, konuşabilir ama onu bilemez. Onu bilen onu düşünmez çünkü o zaten onu deneyimliyordur.
İkinci bölüm, kişinin Sonsuz’u anladığı zaman artık özgürleşeceğini ve anlamadığı müddetçe de bu dünyada bedenlenmeye devam edeceğini söylerek tamamlanır.
Üçüncü bölüm Devalar (İlahi canlılar) Agni (Ateş), Vayu (Hava), Indra (Haberci) ve Brahman arasındaki ilk karşılaşmayı anlatır.
Aralarında önce Agni’yi ne ile karşılaştıklarını anlamak için Brahman’a gönderirler. “Sen kimsin? Senin ne gücün var?” diye soran Brahman’a Agni “Dünyadaki her şeyi yakabilirim.” diye cevap verir. Bunun üzerine onun önüne saman koyan Brahman “O zaman yak bunu.” der ama Agni ne kadar uğraşsa da yakamaz. Aynı şekilde Vayu gider ama samanı kaldıramaz. Son olarak Indra Brahman’a gider. Ama diğerlerinin aksine kendini kanıtlamak için değil gerçekten karşısındakini algılayabilmek için. Bu yüzden de ona sonsuzun bilgisi açılır.
“O yüzden Devalar, Agni, Vayu ve Indra, bir bakıma, öbür tanrıların üstündeler, çünkü Brahman’a en çok onlar yaklaştı.
O yüzden İndra, deyim yerindeyse, öbür tanrıların üstünde; çünkü en çok o yaklaştı, önce o öğrendi.”
Kena Upanişad bu hikayenin aracılığıyla, aslında ne olursan ol, sende var olan bütün kudretin sonsuzun iradesinden kaynaklandığını anlatır. Sen her ne kadar kudret sana ait sansan da, yaptığın her şey o sınırsız, sonsuz olanın aracılığıyla tezahür eder.
Agni ve Vayu, Brahman ile olan karşılaşmalarında ilk önce bu karşılaşmanın onların zaferi sonucu olduğunu zannederler. Ama yaşadıkları deneyimin ardından kendilerine ait zannetikleri güçlerinin ardında aslında başka bir şeyin olduğunun fark ederler ve bu güç benden ötürü mü diye sorarlar. Bu sorgulamanın sonucunda da bir farkındalık yaşayarak Sonsuz’a yaklaşırlar.
Indra’nın onların üzerinde olarak anlatılmasının sebebi, Agni ve Vayu’da bir mücadele varken, Indra’nın teslim olarak sadece anlamak için Brahman’a gitmesidir. Onun daha üstte olması, Sonsuz karşısında olan teslimiyetinden ileri gelir.
“Bu Upanişad’ı öğrenen ve üstünden tüm kötülükleri silken, sonsuz ve yenilmez cennette durur, evet sonsuz cennette.”